Project Description

Türkiye’de “bağımsız müzik” denince ilk akla gelen isimlerden Can Kazaz, çocuk yaşta edinmeye başladığı müzisyenlik deneyimini ve müzik endüstrisindeki mücadelesini tüm samimiyetiyle paylaşan biri. Doğup büyüdüğü İstanbul’un, ruh hali üzerindeki etkilerini müziğinde sıklıkla duyabiliyoruz.

Güney Güneyan’a verdiği röportajda İstanbul’u neden sevmediğini şöyle açıklıyor Kazaz;

“…Sosyalleşme kapasitesi sınırlı bir insanım ve burada sokakta olduğunuz her an çok fazla insanla dip dibesiniz. Ben bir başına olmaya düşkünüm. Belirli aralıklarla kendime kapanmak psikolojimi sağlıklı tutuyor. İstanbul buna çok az imkan veriyor. Havası, suyu, gıdası da kirli. Denizine girilmiyor, toprağına değmek için kilometrelerce asfalt ve beton aşmam gerekiyor. E nesini seveyim ki ben bunun? Sessiz sakin, insanların birbirine hoşgörülü ve farklılıklarına saygılı olduğu bir yerde, doğama uygun yaşamak istiyorum. Öbür türlüsü sağlığımı bozuyor. Doğru zaman geldiğinde de gideceğim hakikaten…”

“ilk eskiz”

Can, yeni albümünü hazırladığını ve aklında albüm kapağı için benimle çalışmak geçtiğini ifade ettiğinde, gerçekten “ayaklarım yerden kesildi”.

Müziklerine hayranlık duyduğum, son derece naif, ince, ruhu zengin birinin böyle bir rica ile gelmesi benim içın anlatılmaz bir keyif.

Can, aklındakini çok net ifade edebilen, istediğini çok net belirginleştirebilen, sizden önce çok şeyi ince eleyip sık dokuyarak ricasını/talebini inanılmaz bir kibarlıkla ve fikirlerinizi alarak hayata geçirebilen bir karaktere sahip. Bu birçok kişi için zorlayıcı gözükebilir, ancak güzel tarafı karşınızda gerçekten “ne istediğıni” bilen ve bu isteğin “düzgün şekilde iletişimini” kurabilen birini bulmanız. Günümüzde gerçekten kimsede bulunmayan, az rastlanır bir kalite bu.

Yıllardır kullandığı twitter rumuzu olan “Ben Sizden Kaçtım” için aklındakini, “bir başka gezegenden dünyaya bakıyormuşuz gibi yorumluyorum” dediğinde sanırım ikimizin de gözünün önüne gelen şeyi hızlı bir eskizle göndermemden sonra enfes bir hızla şekillendi kapak.

Tipografiye olan tutkumu belirttiğimden ve tasarımcıya korkunç saygı gösteren bir mizacı olduğundan kelli “Can, albümdeki şarkı sözleri, şarkı isimleri ile bir gezegen/dünya oluşturmak istiyorum” dediğimde, fikri olarak anlaşmış olduk.

Fikir basitti,, uygulama ise çok eğlenceli idi. Havası, suyu, toprağı; görünen görünemeyen herşeyi harflerden, Can’ın cümlelerinden oluşturmak ve doğru tonu, rengi yakalamak için sabahlara kadar fikir teatilerinde bulunarak, aynı çatı altında bile olmadan bir harmoni yakaladık ve netice gördüğünüz gibi.

Herşeyin üretiminin “çokça” kolaylaştığı, ancak bu kolaylık yüzünden üretilen şeylerin kalitesinin hızla düştüğü bir dönemde, ismini dahi bilmediğiniz yüzlerce “pop” albümü tüketen bir sektörün içınde, karşınızda her zaman bulup dinleyemeyeceğiniz kaliteden bir müzik, üzerine yılların emeği olan bir albüm var.

Adam ablüm yapmış, ALBÜM! Öyle leblebi niyetine, gaz olup aklınızda yer etmeyecek cinsten birşey de değil. Sözlerini, bestesini herşeyini ince ince işlemiş, üstelik bu işin eğitimcisi olan bir profesyonel bu adam.

Can feda olsun deyip bir ricada bulundum:

“Cemre”

Albümün çıkışı tam da bahar aylarının başlangıcına tekabül ediyordu. Yeni oluşturduğumuz, Can’ın kaçtıp gitmek istediği, bizi de yolculuğa çıkardıği bu hoş tınıların olduğu bu gezegene de “cemre” düşmek üzereydi.

Hava, su ve toprak (ve dolayısıyla ateş ;))’ten oluşan gezegen/albümün teaser videolarını da, albümün can alıcı yerlerinden seçmesini istediğım tınılarla besleyip yandaki videoları oluşturduk.